10.07.2007

2 birds




"çok gençtiler, çok güzeldiler, çocuk oyunlarının belleklerinde hala yeri vardı."

çok gençtiler;
iki kuş üzerlerinden geçti, gökten iki elma onlar için düştü,
gece oldu iki yıldız kaydı, iki sicak şarap içlerine akti,
rüya perdesi açıldı: sinema salonundaki iki koltuga inat, iki el karanlikta birbirini buldu.

çok güzeldiler;
iki şezlong bulutların üstüne oturdu, ince uzun bir deniz dalgalandi,
laid'den bir ninni söylendi, hayali koala dans etti,
rüzgar güllerinin sesi duyuldu: rüzgar güllerinin sesi onlarin oldu.

çocuk oyunlarının belleklerinde hala yeri vardı;
ikiden bire kadar sayılan bir saklambaça yazılmışlardı: iki geçmiş zaman içindi, bir şimdiki zaman için.

iki,
bir.

a forest


orman cinlerinin parmak izlerini buradan çok uzaklara taşıyan kereste gemileri vardır.
o gemiler büyülü, o cinler de büyülü olduğu kadar da birer büyücüdür.

boğazdan süzülerek geçen her kereste gemisi, duyduklarına rağmen henüz sağır olmamış bir çift kulağa orman cinlerinin fısıltılarını üflerdi.

o bir çift kulak, renkli iplik makaralarının pencerelerine dizildiği bir evden kereste gemilerini seyrederdi.
iplik makaralarının herbiri farklı bir bilmeceyi sarardı.
ve o bir çift kulak iplik makaralarının çözülecekleri güne kadar kerestelerin arasından yükselen fısıltıların havaya üflediği cevapları duymayı beklerdi.

aslında hiç bir cevap yoktu.
bu ne acı, belki de ne güzeldi.
çünkü onlar birer rüya bilmecesiydi ve kereste gemilerinden gelen fısıltılar seni başka rüya bilmecelerine çağırırdı.
uykuya yenik düşmen yeter de artardı.